24 Nisan 2009 Cuma

Beyaz Forma Siyah Şort

Siyah ve Beyaz o kadar güzeller ki, rakipler kimi zaman neredeyse siyah beyaz formayla maça çıkacak kadar kendi formalarında kullanır oldular bu renkleri... Beşiktaş ise nedense hep taraftarı mutsuz edecek kombinasyonlarla çıkar oldu maçlara...

Bütün taraftar beyaz forma siyah şort diye bağırırken, bu formanın bu şekilde giyilmeyişi nedendir? Ya taraftar sesini duyuramıyor, yahut gerçekten kimsenin umurunda değil bu forma hikayesinde taraftarın görüşü... Fenerbahçe'yle ve Galatasaray'la içeride iki maç oynanacak. İstedikleri renk formalarını giysinler, isterse turuncu, isterse turkuaz... Sonuçta sen iç sahanda oynadığın maça beyaz formanla, siyah şortunla çıkabileceğin iki maça sahip değil misin? Ne yapıp, edip, taraftar sesini duyurmalı, bu maçlara taraftarın istediği formalarla çıkmalı...

Bu Yürüyüş Ya Siyaha Ya Beyaza...

Beşiktaş stabil şekilde istekli futbol oynuyor uzun yıllardır... Sergen, Tümer ve bitik renkli büyük eskileri gittiğinden beri bu iş böyle... Ertuğrul Sağlam'la ya da Tigana'yla maç içinde kırılganlık da gösteren bu istekli futbol Mustafa Denizli'yle birlikte sayıca eksik kalmadıkça sekmeden her maça yansır oldu.

Son üç aydır, ligin konjonktürü işleri Beşiktaş için yoluna koydu. Kaybedilen 8 puan çok sıkıntı yaratmadı, nitekim rakipler hep daha fazlasını kaybetti ve "Ya tamam ya devam" maçları sıkıntı yaratmadan Mayıs'a kadar ötelendi...

Pazar günü ise, Beşiktaş'ı üç ihtimalli çok kritik bir deplasman bekliyor. Bu ligin gerçek deplasmanlarından biri Eskişehir. Geçen sene zar zor bulduğum Numaralı biletiyle İnönü'nün nasıl da hakkını verdiklerini karşıdan izleme şansı bulmuştum. İlk yarıdaki maç Beşiktaş'ın ve Tello'nun çok iyi oynadığı maçlar arasına girdiğinden, çok fazla seslerini duyamadık. Ama bugünlerde yaşadıkları sıkıntıları da göz önüne alırsak; taraftarıyla ve iştahlı futbolcularıyla maça sonuna kadar asılacaklardır.

Beşiktaş ideal kadrosuyla ve sıradanlaşmış iştahıyla oynarsa, ligin nisbeten dişli Eskişehirspor'unu maçın başında kalesinin önüne yığıp, golü erken dakikalara sıkıştırabilir. Ancak Youla'nın savrukluğuna rağmen süratli deparları ve olası bir kilitlenmiş, boşa harcanmış ve önde bitirilememiş ilk yarı Beşiktaş'ı sıkıntıya sokacaktır ve maçı sıkıştıracaktır... Sivasspor'un muhtemel puan kaybı sonrası ikinci defa ıskalanacak liderlik ve maçın ardından gelecek Galatasaray galibiyeti haberi, Fenerbahçe derbisini yine "ya tamam ya devam" kıvamına getirebilir...

Açıkçası, Denizli'nin takıma kat ettirdiği şampiyonluk iştahı maratonu sonrasında taraftara aşıladığı müthiş güven tartışılmaz... Yine taktik anlamda başarısı yıllardır tartışılan Denizli'nin ilk aylarında daha çok karşılaştığımız stabil olmayan takım taktiği ise taraftarı maç içi tedirginliklere itiyor maalesef... İnönü'de alınamayan liderlik ben ve benim gibi düşünen nisbeten kötümser taraftarları maalesef huzursuz ediyor. Daha kötüsü bu haftaki sonuçlar neticesinde kazanamayan bir Beşiktaş'ın Galatasaray'ı yarışın içine çekme ihtimali... 33. haftada oynanacak böyle bir şampiyonluk maçını elbette Digiturk ve bu işten servet kaldırmış Türk medyası heyecanla bekleyecektir, bizim için ise 2003 Mayıs'ındaki 5 puanlık farkla girilmiş bir derbiden başka kabul edilebilir bir durum yok 33. hafta için...

Maç Bileti 0 TL!

Geçen sene Mayıs'ta sanırım, İnönü'de Play-Off maçları var... Yarı Final'i kaçırdık, nitekim iş güç derken kovalanması zor hikayeler... Final için epey heyecanlandık ama Biletix'ten bilet bulamayınca, mecburen stada gidip, karaborsadan bir adet Numaralı bulup içeri girdik...

Bu sene Türkiye - İspanya maçı... Biletix çökünce ümidi kaybettik. Sonradan öğrendik ki sponsor firma stadı komple kapatmış... Arkadaşımız üzerinden bulduk bileti içeri girdik... Tabii ki fiyatı 0 TL... İkinci opsiyonumuz karaborsada sorduğumuz 0 TL matbu fiyatlı piyasa değeri 200 TL olan numaralı biletiydi... Paramız cebimizde kaldı...

Bir kaç yıl önce Türkiye - Yunanistan maçı... Bilet bulunamadı. Kapalı alt yanlış hatırlamıyorsam 50 TL... Yakın arkadaşım maça gitti ve içeri 15 TL'ye girdi. Üstelik Kapalı tribüne ve matbu fiyatı 0 TL olan sponsor biletiyle...

Bu 0 TL'lik bilet hikayesi böyle birşey işte... En illet olduğum tarafıysa üzerinde 0 TL yazan ve karaborsada satılan sponsor biletleri. İlkesiz futbol yönetimlerinin ülkemize soktuğu bir gelenek bu... Karaborsanın bu kadar prim yaptığı bir ortamda sponsora ayrılan bilet %1'i geçemez, geçmemeli... Ben maça parasını verip girmek isteyen taraftar olarak eline geçen bileti karaborsa yapan şerefsiz sponsor çalışanından bin kat daha değerliyim... Zaten sponsora verilen bedava bilet, bedava loca ne demektir?? Adam mı sana sponsor sen mi adama? Zaten sana futbolcu aldım deyip, sonradan futbolcuyu sana üzerine kar ekleyerek satan adamları sponsor yapmışsın kendine, bir de bilet vermek niye?

Çok kızıyorum bu hikayeye ama ben de suyunu içtim bu sponsor biletleri değirmeninin... 2003-2004 sezonunda kombine karta param yetmeyince, eş dost aracılığıyla Beşiktaş'ın her maçına sponsor biletleriyle girdim, saklamak yersiz... Ama işin henüz bu kadar cılkının çıkmadığı 2004'te bile benim elime 20 tane sponsor bileti geçebiliyorsa, bugününü varın da düşünün...

Türkiye'de futbol izlemek halkın %90'ını stadların dışında bırakacak kadar pahalı... Stadyum koşulları modern stadyumların çok gerisinde... Her şeye rağmen, bu stadlarda oynanacak maçlara para vermeye hazır futbol seyircisine en çok koyan şey ise 400 TL'ye bilet satılan ve biletleri çıktığı gibi tükenen maçlarda bile 1000 tane 0 TL'lik numaralı biletinin karaborsada satılıyor olması... Bu durum yönetim zihniyetimizin de en az stadlarımız kadar köhne ve dökük olduğunu gösteriyor...

20 Nisan 2009 Pazartesi

NTV Spor'da Taraftarın Sesi: "Yenilsen de Yensen de"

Bugün itibariyle NTV Spor'da 18.30'da yeni bir program start alıyor. Yenilsen de Yensen de... Beş taraftar, Bağış Erten ve Banu Yelkovan yönetiminde takımlarının durumunu, taraftarın ruh halini, stadyumlarda konuşup, bloglarında yazdıklarını artık NTV Spor ekranında tartışmaya başlıyorlar. Programda ben de dahil olmak üzere, yedi kişilik Beşiktaş kadrosu olarak ilk beş çıkmak üzere hazır kıta bekliyoruz... Bugün Fenerbahçe, yarın Galatasaray ve Çarşamba günü de Beşiktaş programları sahne alıyor...

Yedi kişilik kadromuzda, sözlükten Jessie, Raul Gonzales ve ben; blog camiasından Papa Bouba Diop'tan Bianconeri, Şairler Parkı'ndan Marmara, Gol Atan Kaleye'den Mustafa ve Eurosport'tan Onur var...

Not: Fotoğraf kenardan izlediğimiz Galatasaray programından... Yoksa Beşiktaş kadrosunda sarı-kırmızı giyinenler yok :)

10 Nisan 2009 Cuma

Kocaelispor...

Seneler önce çok kızmışlığım var bu takıma... Sonra sonra herhangi bir kulüpten daha yakın ya da daha uzak da görmedim onları... Ama bu camia olduğu yeri hak etmeyen bir camia... İzmit yollarından sık sık geçtiğim yıllarda Süper (!) Lig'de olmamalarına yanışım da ondan... Bugün Beşiktaş kazandı ve evet kafamı tavana vurdum... Ama bir yandan da bir o kadar üzüldüm. Bunu da görmek varmış, başarılar Kocaelispor...