20 Ekim 2008 Pazartesi

İbrahim Üzülmez ve işkence sanatı

Beşiktaş’a transfer olduğu ilk günden beri kafalarda soru oldu İbrahim Üzülmez. 2000-2001 sezonunda Nevio Scala ile oldukça parlak bir başlangıç yaptığımız dönemdi. İnönü’de oynanan şampiyonlar ligi ön elemesinde oynadığımız Levski Sofia maçında Pascal’a asist yaparak başladı zulüm. Maç içerisinde bu asisti hoşuma gitse de maç sonunda mikrofonu uzatan muhabirin “İbrahim asistle başladın, neler diyeceksin?” sorusuna verdiği “ne yapayım abi, harikayım ben yaa” cevabı yeterince itici gelmişti. Daha en başından oluşan bu antipati yıllar içinde tamamen yerleşti içime. Saha içinde duracağı yeri bilmemesi, rakibi karşılayamaması, geriden oyun kuramaması, hava toplarındaki etkisizliği(hatta hava topuna çıkmış bir İbrahim üzülmez görüntüsü bile canlanmıyor gözümde), hücumlarda dağlara taşlara attığı başarısız ortalar, sıfıra inip içeriye açtığı toplarda asla bulamadığı takım arkadaşları ve asla ama asla kaldırmadığı kafası. Daha da örneklendirilebilir aslında ama bu kadar olumsuzluğu yazmaktan ben sıkıldım.

Yıllar yılı üzerine hiç bir şey katmadı İbrahim Üzülmez. Doğru düzgün oynadığı tek maç olan İnönü’deki Barcelona maçı ve 02-03 sezonunda Ali Sami Yen’de Galatasaray’a attığı gol... İbrahim Üzülmez’in Beşiktaş formasıyla yaptığı en olumlu hareketler olarak kaldı aklımda. Futbolunun üstüne hiçbir şey katmasa da, Beşiktaş’a hemen hemen hiçbir şey vermese de, alt yapıdan yetişmiş olmasa da, kulüpte bir abi olarak kabul görmese de Beşiktaş gibi bir camiada, o kutsal formayı giyip bir de üstüne kaptanlık pazı bandı taktı... Ki o günler zaten Beşiktaş’ın kültür erozyonu yaşamaya başladığı günlere denk gelmektedir.

2000 yılında geldiği Beşiktaş’ta dokuzuncu sezonu İbrahim Üzülmez’in... Her teknik direktör değişiminde umut ettim artık oynamayacağını. Bu umuduma karşın her yeni gelen hoca oynattı sol kanatta İbrahim’i. Terlik yüzünden çıkan kavga umutlandırmıştı beni ama bu olay bile bir şekilde unutuldu gitti. Şimdi ise Beşiktaş yeni bir hoca ile yeni bir dönemde, beklentilerimiz çok fazla olmasa da içimizde sevgi kaynaklı bir umut da yok değil. Ama Gençlerbirliği maçında yeni Beşiktaş’a bakarken gözüm yine aynı zayıf halkaya takıldı. İbrahim üzülmez, yine 70 metre depar atıp 50 metre geriye pas verdi. Sekiz yıldır değişmeyen klasik... Ne diyelim, futbolu bırakacağın günleri de görürüz inşallah.

Hiç yorum yok: