20 Kasım 2008 Perşembe

Önkoşul Cesaret...

Futbol artık cesur adamların oyunu... Kazanmanın da, iyi futbolun da yolu en önce cesaretli futboldan geçiyor...

Son yıllarda Beşiktaşlı futbolcuların derdi de bu zaten... Adını pek anmak istemesek de hakkını vermeli, Kadıköy'deki 4-3'lük maçın açılışını yapan Tümer Metin, attığı o ilk golde yere göğe sığdırılamayan Aurelio ile aynı topa tehlikeli pozisyonda yükselmiş ve topu önüne alırken, Aurelio'yu yere yığmıştır... Ya da, Bobo cesaretini doğru kanalize ettiği ölçüde golcülüğünü ispatlamakta bugünlerde, tıpkı Holosko gibi... Liverpool ile oynanan ilk maçın ilk golünde iki stoperi sırtında taşıyıp, pozisyonu hazırladığını unutmak mümkün mü...

Topla hareket etmek, topa ve oyuna hükmetmenin anahtar noktası... Ondandır ki üç pasla golü bulan ve bunu yaşam felsefesi haline getiren Arsenal değil, Man Utd ya da Chelsea, Joe Cole, Deco, Ronaldo, Scholes, Lampard gibi top ayağındayken mücadeleyi bırakmayan teknik oyuncularıyla istikrarlı başarıyı yakalamaktadır uzun Premier League maratonunda...

Türkiye'de Alex bunu yapmaya başladığı günden beri istatistiklerin canına okumuş vaziyette... Korkarak oynamadığınızda, ve rakibinize bunu hissettirdiğinizde yeterince teknik bir oyuncuysanız, hızla istatistik yapmaya başlıyorsunuz Türkiye'de... Bugünlerde Lincoln'ü böyle görüyoruz... Önceleri tek pas hastalığıyla boğuşan, ayağına geleni şutlayan Lincoln, adam geçerek, pozisyonları olgunlaştırarak oynamaya başladığından beri Galatasaray da kendisi de yükselişte...

Öte yandan Beşiktaşlıların kanserojen etkili kaptanı Delgado bu yolun çok uzağında... Kendisini daha yakından anlayabilmek adına, staddaki en sevdiğim nokta olan kapalı alt'ın en ön sırasından dikkatle takip ediyorum... Delgado'da biraz İbrahim Toraman cesareti olsa, herhangi bir şekilde Beşiktaş'ın maç kaybetmesi söz konusu olamaz, çok iddialı konuşuyorum bu konuda... Öte yandan, bu yaştan sonra, adama "cesaret güdüsünü" Matrix usulü yüklemek gibi bir şansımız da yok tabii... O zaman bir şeyler yapmalı, bu sorun mutlaka çözülmei... Çünkü, herhangi bir Beşiktaş maçını dikkatli izleyen bir ademoğlunun Delgado'nun nasıl da zayıf halka pozisyonuna düştüğünü görmemesi imkansız...

Son Kocaeli maçında attığı muhteşem gole kadar yüksek sesle homurdanan tribün arızalarından birine dönüştüğümü gören yan koltuktaki komşum, "golü senin için diye attı" dedi... Oysa oradaki herhangi bir Beşiktaşlı futbol anlayışı dikine tek top atmaktan tek adım öteye üç yıldır gidemeyen Delgado için benden farklı düşünüyor olamaz... Lütfen dikkatle izleyin bu adamı... Evet maç başına en az iki tane öldürücü dikine top atıyor... Peki Beşiktaş'ın orta sahada tek saniye top tutamıyor oluşu? Delgado'nun ayağına gelen 20 topun ikisini öldürücü yere atarken, o kıymetli topların onsekizini rakip stoperlerin ayaklarına bırakışını nasıl açıklayacaksınız?

Cesaretsiz, top sürmeyen, adam geçmeyen, adam geçiyorsa da risk almadan, bunu orta sahada yapan Delgado'yla nereye kadar gidecek Beşiktaş? Geçen yıl Güntekin Onay sormuştu, kaç faul yaptı Delgado diye... Peki sorarım, defansif oynamayan, faul yapmayan hiperofansif Delgado, kaç penaltı yaptırdı geldiğinden beri? Kaç kere riskli bölgede faul aldırdı? Bu kadar topu ayağında tutan Delgado, Nobre'ye, hatta Serdar Özkan'a kıyasla kaç faul almıştır acaba?

Futbolu yüreksiz, cesaretsiz oynamak kitaplardan silineli çok oldu maalesef... Delgado'lu Beşiktaş şampiyonluk konuşmak istiyorsa, Delgado'yu mutlaka oyun sorumluluğundan uzak tutmalı... Çünkü sorumluluk, kola takılan bir bantla kazanılacak kadar kolay bir şey değil... Yönetim ve teknik kadro anlamında burada ümitsizlik hakim elbette...

Belki de çözüm şu olmalı, her maç öncesi tek başına, tam maç başlarken Delgado çağırılmalı tribüne... Tek başına... Sensin bu takımın taraftarla bağı denmeli, hissettirilmeli... Ben adımımı atıp, Ankaragücü maçına, Delgado pankartı yaptırıp geliyorum bu yolda...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

enfes bir yazı... sözlükte yazdıklarınız da aynı şekilde...

yuki the zorba dedi ki...

Çok sağolun...

Saygılar..

mvanbasten dedi ki...

merhaba bestedevreondabiter.blogspot.com da nostaljik paslaşmalar yapıyoruz. derinlemesinepas.gmail e futbola dair kısa bir anı yollarsanız sevinirim.

kolay gelsin.